2024-11-23 10:57:40

Adil vergi sistemi ve dış ticaret ilişkisi üzerine

Dr. Neslihan KIZILER

23 Kasım 2024, 10:57

Bir ülkede uygulanan vergiler adil, şeffaf ve toplumun genel refahını gözeten yapıya sahip olmak zorundadır. Önceki yazımda da belirttiğim üzere verginin mali güce göre alınması vergilemede adalet ilkesinin uygulamasına esas teşkil etmektedir. Ancak vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı sadece mükelleflerin mali güçleri ile orantılı şekilde tesisi ile mümkün değildir. Türk vergi sistemi çeşitli vergilerden oluşan geniş bir yapıya sahiptir. Gelir, tüketim ve servet vergileri ile toplumsal refahın artırılması, gelir dağılımındaki adaletin sağlanması ve kamu hizmetlerinin finansmanı genel bağlamda hedeflenir. Zira tüketim vergisi olan dış ticaret vergilerinin bir ülkenin ekonomik büyümesi, kalkınması, rekabet gücü ve küresel pazarlardaki etkinliğinin sağlanmasında katkısı bulunmaktadır.

Dış ticaret vergileri, 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 3 üncü maddesinde yer alan ithalat ve ihracat vergilerinden oluşmaktadır. Gümrük vergileri dolaylı vergiler içerisinde yer almaktadır. Toplam vergiler içerisindeki payı KDV vergisi gibi dolaylı vergilere kıyasla düşük olsa da gümrük vergilerinin gelir etkisi bulunmaktadır. Öte yandan yerli üreticiyi dış rekabete karşı koruma, dış ticaret açığını azaltma, stratejik sektörlerdeki firmaların gelişimini teşvik etme, kamu sağlığını, çevreyi koruma gibi çeşitli amaçlara ulaşmak için de araç niteliği de taşımaktadır.

Son zamanlarda adil vergi sistemi konusu sıklıkla gündeme gelmektedir. Peki, adil vergi sistemine dış ticaret vergileri ile ulaşmak ne derece mümkün?

Dış ticaret vergileri salt mali amaçla gelir yaratma fonksiyonu ile uygulanmasa da vergi gelirlerinin etkin kullanımı, ülkelerin üretim kapasitelerini artırmalarına ve daha yüksek katma değerli ürünler üretmelerine olanak tanır. Zira gümrük vergileri dolaylı vergiler arasında yer aldığı için tüketiciler üzerinde doğrudan bir yük oluşturur. Özellikle temel ihtiyaç maddeleri üzerindeki dış ticaret vergilerinin yüksek olması, düşük gelir gruplarının bu vergilerden olumsuz etkilenmesine neden olabilir. Bu bağlamda, temel ihtiyaç maddeleri üzerindeki dış ticaret vergilerinin düşürülmesi, vergi yükünün düşük gelir grupları üzerindeki etkisini azaltarak yatay ve dikey eşitliğin sağlanmasına yardımcı olur. Diğer bir deyişle, lüks tüketim mallarına daha yüksek vergi uygulanması veya belirli temel ihtiyaçların düşük oranlarla vergilendirilmesi, bu iki ilkenin pratikte de uygulanmasını sağlar.

Bir ülkenin uluslararası ticaretteki rekabet gücünü o ülkede uygulanan vergi politikaları doğrudan etkiler. Yüksek ithalat vergisi oranları, ithalata dayalı üretim modelinde maliyetlerini doğrudan arttırdığı için yerli üreticilerin dış pazarlarda rekabet edebilme kabiliyetini düşürmektedir. Dış ticaret vergileriyle ithalat sınırlanarak yerli üretim desteklendiğinde, bu durum iş ve istihdam olanaklarının artmasını sağlar. Dolayısıyla toplumun geniş kesimine ekonomik fayda sağlanmış olur. Ayrıca vergi teşvikleri, ihracatı artırmak için kullanılan etkili bir politika aracıdır. İhracat yapan şirketlere çeşitli vergi avantajları sunulması uluslararası pazarlarda daha rekabetçi olmalarını sağlar.

Öte yandan dış ticarette yüksek vergi oranları ve karmaşık vergi sistemleri, vergi kaçırma eğilimini artırabilir, kaçak yollar ile ülkeye ürün sokulabilir. Bu durum, hem devlet gelirlerinde ciddi kayıplara yol açar hem de haksız rekabet ortamı yaratarak dış ticaretin etkinliğini bozabilir. Etkin bir denetim ve kayıt sistemi, dış ticarette vergi adaletini sağlamak için kritik öneme sahiptir.

Sonuç olarak Türkiye’de vergi yükünün gelir durumuna göre adil dağılımının sağlanması, istihdam artışı ile toplumsal refahın artırılması, kayıt dışı ekonomiyle mücadele edilmesi gibi konular, dış ticaret vergileri aracılığıyla daha etkin şekilde düzenlenebildiği taktirde adil vergi sistemi ve dış ticaret vergileri arasındaki ilişkinin olumlu yönde artacağı kanaatindeyim.

Yorumlar (4)

REŞAT BAĞCIOĞLU 2 Hafta Önce

Neslihan hocam mrb. Yazınızda güzel konulara değinmişsiniz. Tşk ederim. Yazınızdan bir alıntı yapıyorum: "Yüksek ithalat vergisi oranları, ithalata dayalı üretim modelinde maliyetlerini doğrudan arttırdığı için yerli üreticilerin dış pazarlarda rekabet edebilme kabiliyetini düşürmektedir" İthalata dayalı ihracat yapan firmalar var ancak bu firmaların ithalat sırasında yüksek vergiye maruz kalmadıklarını ve tüm vergi ve fonların istisnaya tabii tutulduğu DİR Dahilde İşleme Rejimi kapsamında yapılmaktadır. Ancak DIR kapsamında olmayıp da yurt dışından yapılan hammadde ithalatının ülkemizde üretimde kullanılması ve iç piyasaya sürülmesinde vergi muafiyeti yok. Olmaması da yerinde olur.

Cemal Erdoğan 2 Hafta Önce

Neslihan hocam vergi ve vergide adalet konusunu ele almanızı değerli buluyorum.Belirttğiniz gibi kazançla orantılı olarak yüksek kazançtan makul daha yüksek oranda vergi alınması toplum refahı ve sosyal devletin gereğidir. Vergide şeffaflık prensibinin önemi konusundaki yazdıklarınıza katılıyorum. Özellikle toplanan vergilerin kamu tarafından harcandığı alanların şeffaf bir şekilde sosyal devlet ilkesi doğrultusunda harcanması vergide adaletin olmazsa olmazıdır. Kamu harcamalarının doğru alanlara yapılmamasının toplumda yaratacağı güvensizlik vergi ödeme konusunda vergi ödeyenleri olumsuz etkileyebilir.Bu nedenle kamu harcamalarının şeffaf ve denetlenebilir olması gerekmektedir. Yazılarınızı takip etmeye devam edeceğim.İyi yoldasınız.Değinilmesi gereken çok konu var vergi’ye ilişkin. Yolunuz açık olsun.

Neslihan Kızıler 1 Hafta Önce

Kıymetli üstadım, Destekleriniz ve övgü dolu sözleriniz için teşekkür ediyorum, saygılarımı sunuyorum.

Neslihan Kızıler 1 Hafta Önce

Sayın Cemal Erdoğan, Destekleriniz ve övgü dolu sözleriniz için teşekkür ediyorum, saygılarımı sunuyorum

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.