“Otomotiv Sektörünün Dijital Dönüşüm Bağlamında Dünü, Bugünü ve Yarını” Bursa Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (BUSİAD) tarafından düzenlenen online toplantıda konuşuldu.
PwC Danışmanlık Şirketi’nden İdil Özdoğan’ın konuşmacı olduğu online toplantıda otomotiv sektöründeki hızlı dönüşüm masaya yatırıldı.
Dönüşüm içindeki otomotiv sektörünün karoseri ve onu tamamlayan bilgi ekosisteminden oluştuğunu söyleyen İdil Özdoğan, sektörde yoğun bir istihdam olduğunu ve yaşanacak dijital dönüşümün bu istihdamla aynı anda yönetilmesi gerektiğini ifade etti. Özdoğan, şöyle devam etti:
“Dijitalleşmeyi yönetecek insan kaynağının da yaratılması gerekir. Türkiye’de Ar-Ge faaliyetinin en büyük olduğu sektör otomotiv. OECD’nin Akıllı Üretim Parametresi var. Akıllı Uzmanlaşma Parametresi diye bir parametresi var. Bununla ilgili sadece otomotiv sektörü Türkiye’de bunun içinde. Otomotiv sektörü Türkiye için kilit, çok çok önemli.”
DEĞİŞİM ALANLARI...
Dünyadaki otomotiv sektöründeki değişime değinen Özdoğan, “Dünyadaki otomotiv alanındaki birleşme ve satın almalara bakıyoruz. Artık bilgi ve telekomünikasyon şirketleri büyük gelirler elde etti ve otomotiv sektörüne girdiler. Yakında telekomünikasyon şirketlerinin uzaktan tıp hizmeti vermeye başladığını da göreceğiz” dedi. Ana değişimleri de sıralayan Özdoğan şöyle devam etti:
“Bağlantılı araçlar, otonom araçlar, elektrikli araçlar ve paylaşım ekonomisi. Dönüşüm sadece sektörde değil, tüketim alışkanlıklarında da çıkıyor. Araç sahipliği kavramı değişiyor. Tabii Covid 19 öncesi yapılan çalışmada paylaşım ekonomisi öne çıkmaya başlamıştı. Bugün değişebilir.
Otonom araçlar öne çıkıyor. Otonom 5 dediğimiz, kendi kendine karar verebilen araçların 2030’da yüzde 12’lik bir satışa ulaşması öngörülüyor. Otomotiv tedarikçiliği gerçekten çok rekabetçi bir yere doğru gidiyor. Kar alanı yazılım alanında görünüyor. “
Türkiye’nin otomotiv ihracatının yüzde 85’ini AB ülkelerine gerçekleştirdiğini de ifade eden Özdoğan, değişimi anlamanın öneminin burada ortaya çıktığını, “Eğer AB paylaşımlı araç modeline geçecekse, bizim üreteceğimiz araç şekli değişecek mi? Biz ticari araçlarda iyiyiz. Türkiye mevcut hatlarını neye göre ayarlayacak? Avrupa’da yeşil mutabakat önemli. İhracatın önünde yeşil üretim bir sınır olacak. Bunun için blockchain uygulaması geliştiriyoruz. AB 2030’da içten yanmalı motorları yasaklayacaktı. Ama daha öne çekilebilir bu. O zaman diğer pazarlara mı yöneleceğiz?” sözleriyle dile getirdi.
TÜRKİYE’NİN DURUMU...
Türkiye’nin otomotiv sektöründeki değişimde nasıl bir rol üstlenebileceğine ilişkin de konuşan Özdoğan şunları kaydetti:
“Türk devleti bir süredir bataryanın neresinde olabiliriz diye düşünüyor. Paketlemede mi, üretimde mi? Burası kaynağa yakınlık ve teknoloji gerektiriyor. Çin burada öne çıkıyor. Kaynaklara çok yakınlar.
Bu yeni otomotiv dünyasında neler yapmak gerekir? Öncelikle algıyı dönüştürmek gerekir. Altyapı gündeme geliyor. Şu anda çok sınırlı malum. Bu bizim için engel.
Diğer unsur maliyet, Bunu devlet eliyle mi düzenleyeceğiz, yoksa üreticiler mi?
Bir de yasal düzenlemeler. Örneğin şehir içine içten yanmalı motorlu araçlar giremez gibi. Bu da elektrikli araçlara yönelmeyi sağlayacak.
Bağlantılı araçlar konusunda en önemli şey fiber alt yapı. Mili saniyeler önemli bağlantılı araçlarda. Türkiye otomotiv sektöründe yazılım konusunda bir avantaj görünüyor. Ciddi yatırım gerekmiyor. Asıl kar marjı yazılımda. Batarya da üretebilirsiniz ama asıl kaynak bizde olmadığı için kar marjı yüksek olmayabilir. Otonom araçta yerimizi daha yukarıda görüyorum. Elektrikli otomobilde de iyi iş yapabiliriz ama otonomda daha başarılı olabiliriz.
Ayrıca otonom araçlar için özendirilecek alanlar olmalı. Sürücüsüz alanlar yaratılabilir.”
Özdoğan, paylaşım ekonomisinin getireceği sorun ve fırsatlara da değinerek, “Paylaşım ekonomisinde araç satışında azalma görülse de tedarikçi için avantaj çünkü araçlar daha hızlı yıpranıyor. Ana üretici için tehdit, tedarikçi için fırsat. Yeni trendleri yakından takip etmeniz gerekiyor” dedi